123/content_bottom2.jpg);background-color:;height:40px;} td.edit_content_bottom2{background-image:url(https://img.webme.com/pic/d/deneme-test-123/content_bottom122.gif);} td.shouty{background-image:url(https://img.webme.com/pic/d/deneme-test-123/shouty2.jpg);background-color:;} td.shouty2{background-image:url(https://img.webme.com/pic/d/deneme-test-123/shouty2.jpg);background-color:#000000;} td.shouty3{background-image:url(https://img.webme.com/pic/d/deneme-test-123/shouty2.jpg);background-color:;} td.shouty4{background-image:url(https://img.webme.com/pic/d/deneme-test-123/shouty2.jpg);background-color:;} td.shouty5{background-image:url(https://img.webme.com/pic/d/deneme-test-123/shouty2.jpg);background-color:;} td.edit_rechts_cbg{background-image: none;} td.edit_rb_footer{background-image:url(https://img.webme.com/pic/d/deneme-test-123/edit_rb_footer2.gif);background-color:;} td.edit_rechts_bottom{background-image: url(URL);} -->
   
 
  ATATÜRK KÖSESİ

kara.jpg
 

 

ATATÜRK DİYOR ki
Türk genci. İnkılapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. 

 


İzmir kurtulmuş, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler... Trene binerler ve kompartımana çekilirler.
Ertesi gün, yaveri, Atatürk;ün kompartımanının kapısını çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır. Yaveri: "Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde; niye böylesiniz", der.
"Çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşsunuz, kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm, uyumadım kalktım", der.
Yaveri: "Aman Paşam! Birimize haber vereydiniz; hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik", der.
Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir:
"Geç fark ettim, hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, hiç birinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil; milletimin rahat uyuması".
ATAMIZ SAYESİNDE NE KADAR RAHAT UYUYORUZ Kİ;HALA UYANAMADIK...

 
ATAMIZDAN ANILAR:

ATATÜRK'ÜN UŞAĞI CEMAL GRANDA' nin ANILARINDAN (ANI - 1)

Yillarca Mustafa Kemal'in himayesinde çalisan sonra da "Atatürk'ün Uşağı idim" kitabını yazan Cemal Granda'dan alıntılar;
Isterseniz Mustafa Kemal'in sofrasında en sık konuk olan isimlerden biri Sinop Milletvekili Recep Zühtü'nün hikayesi ile başlayalım:
Recep Zühtü kendini gayrimüslim bir gençle aldatan metresine sinirlenir ve Çengelköy'deki evinde silahını çekip kadını vurur. Kadın bacaklarından
yaralanir ve sonra kangrenden ölür.
Haber Dolmabahçe'de bulunan Mustafa Kemal'e iletilir.
Olayi dinleyen Atatürk sofra arkadaşına hiçbir iltimas gösterilmeden kanuni
takibatin yapilmasini emreder. Zühtü'nün dokunulmazlığı kaldırılır, hâkim
karşisına çikarılır. Deli raporu aldığı için bir süre hastanede yatıp çıkar
ama bir daha Mustafa Kemal'in yakınından bile geçemez...
En son hangi suçtan dolayı bir vekil dokunulmazlığı kaldırıldığını
hatırlayan var mı? 

(ANI-2)

Kitaptaki bir başka hikâye de, Mustafa Kemal'in kizkardeşi Makbule Hanım ile
evli olan Mustafa Mecdi'ye aittir.
Mecdi'nin iş hayatında adını kullandığını düşünen Mustafa Kemal, Maliye
Bakani'ndan gerekirse vergi koyarak eniştesinin üzerine gitmesini ister.
Sonuçta Mecdi fabrikasını kapatıp Bulgaristan'a kaçmak zorunda kalır..
Günümüzde bu tavrı sergileyebilecek kaç siyasetçi tanıyorsunuz? 

(ANI-3)
Evlatlığı Nebile Hanım'ın Çankaya'daki makam araçlarından biriyle
yakinlardaki bir arkadasina gittigini gören Mustafa Kemal aracın durdurulmasını emreder.
Atatürk arabadan indirilen Nebile Hanım'a, millete ait araçları böyle kullanamayacağını söyler.
Biliyoruz ki günümüzde makam araçlarıyla çarşıpazar alişverişleri de
yapılmakta... 

YIKIN HEYKELLERİMİ
"Ey Milletim,
Ben Mustafa Kemal'im...
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
Hala en hakiki mürşit değilse ilim,
Kurusun damağım dilim,
Özür dilerim....
Unutun tüm dediklerimi,
Yıkın diktiğiniz heykellerimi...
Özgürlük hala,
En yüce değer, değilse eğer...
Prangalı kalsın diyorsanız ,köleler...
Unutun dediklerimi.
Yıkın diktiğiniz heykellerimi...
Yoksa , çağdaş medeniyetin anlamı,
Ortaçağ'a taşımak istiyorsanız zamanı,
Baş tacı edebiliyorsanız
Sanatın içine tüküren adamı...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın. diktiğiniz heykellerimi...
Yetmediiyse acısı, şiddetin, savaşın.
Anlamı kalmadıysa,
Yurtta sulh , dünyada barışın.
Eğer varsa ödülü,silahlanmayla yarışın.
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın . diktiğiniz heykellerimi...
Özlediyseniz fesi, peçeyi.
Aydınlığa yeğliyorsanız,kara geceyi.
Hala medet umuyorsanız,
Şıhtan,şeyhten,dervişten.
Şifa buluyorsanız,
Muskadan, üfürükçüden...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın , diktiğiniz heykellerimi...
Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek...
Kara çarşafa girsin diyorsanız,
Diyorsanız ki,okumasın kadınımız, kızımız;
Budur bizim alın yazımız...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın , diktiğiniz heykellerimi...
Fazla geldiyse size, hürriyet, cumhuriyet...
Özlemini çekiyorsanız, saltanatın, sultanın.
Hala önemini anlayamadıysanız, millet olmanın...
Kul olun,ümmet kalın,fetvasını bekleyin, şeyhülislamın...
Unutun tüm dediklerimi,
RAHAT BIRAKIN BENİ...
Süleyman Apaydın

SAKAL ÜZERİNE.............

Atatürk Amasya ziyaretinde.Vali konağında yörenin ileri gelenleri ile sohbette.
Bir ara tam karşısında oturan birine takılır gözleri. Yaşı ellinin üzerinde bu
adam beline kadar inen sakalıyla Atatürk'ün dikkatini çeker. Ata, yanındaki
valinin kulağına eğilip sorar;
- Kimdir bu?
Vali yanıt verir;
- Efendim kendisi Şıh'tır. Yörede çok hatırlısı vardır.Ata Şıh'ı yanına çağırır
ve;
- Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de en
azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan der ve eliyle de boyunaltı
hizasını gösterir.
Şıh;
- Emrin olur Paşam diyerek yerine çekilir.
Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve Vali'yi
telefonla arayıp durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle birlikte,
Şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını aksine kimselere el
sürdürmediğini anlatır.Ata telefonu kapatır, kağıdı kalemi eline alır ve az
sonra Nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı Amasya Valiliği'ne tebliğ etmesini ister.
Ertesi gün Amasya'dan bir haber gelir ki Şıh Efendi Ata'yı görmek üzere
Ankara'ya yola çıkmış...
Şıh gelir, Ata'nın karşısına çıkar. Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir tıraş
olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık kıyafet baştan sona değiştirilmiş, bambaşka
bir görünüme bürünülmüştür.Atatürk'ün mesai arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve
Ata'ya sorarlar;
- Aman Paşam, o Şıh ki sakalına el dahi sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden
kesmesini sağladınız?
Ata gülümser, sonra da yanındakilere dönüp;
- Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a vali
atadığımı bildirdim der.
Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp Nazırına bu yazıyı da Şıh'a vermesini
söyler. Yazıda şöyle yazmaktadır;
- İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselene
gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen yarın başka
şeyler için milletinden bile vazgeçebilir. Seni böyle bir ikileme mahkum
bırakmayalım.
 

 

Atatürk'ün Gizemleri

ATATÜRK'ÜN GELECEĞİ GÖRDÜĞÜ OLAYLAR
Atatürk 1931 yılında,2.Dünya Savaşı’;nın patlamasının yakın olduğunu söylemiş ve bu konudaki düşüncelerini General McArthur'a şöyle anlatmıştı. "Versay antlaşması,1.dünya savaşı'na yol açan nedenlerden hiçbirini ortadan kaldırmadı.Tersine rakipler arasındaki uçurumu büsbütün derinleştirdi.Şimdi içinde yaşadığımız barış dönemi, sadece bir ateşkesten ibarettir.Avrupa'nın geleceği Almanya'nın alacağı tavra bağlıdır." General McArthur'a göre,savaşın 1940-1945 yılları arasında çıkacağını söyleyen Atatürk,Almanya'nın ancak Amerika'nın savaşa katılması ile yenileceğini ifade etmiştir.

Atatürk hayatının sonlarına doğruda şöyle diyordu ; "Bir dünya savaşı yakındır.Bu savaş sonucunda, dünyanın durumu ve dengesi baştanbaşa değişecektir." 

 

ATATÜRK, Mussolini hakkında da şu görüşlerini açıklamıştı
; Mussolini bir maceraperesttir. Milletini bir uçuruma sürüklemektedir. Her tarafa saldırıyor.Bu adam yüzünden,çok şımarmış olan bu millete dersini vermeyi çok isterdim.,lakin yakında bir küçük millet onlara layık olduğu dersi verecektir.Ve şunuda hatırlatırım ki,bir gün gelecek,Mussolini'yi kendi milleti linç edecektir." Bu görüşleri aynen gerçekleşmiştir. 

ATATÜRK'ÜN 1907'DE ÇİZDİĞİ T.C. HARİTASI
Atatürk, Kurtuluş savaşından çok önce, ittihatçıların Trakya'da 1907'de yaptıkları bir toplantı sırasında, bir Türkiye haritası çizmişti.Orada bulunanların anlattıklarına göre,o günkü Osmanlı devleti sınırlarıyla hiçbir ilgisi olmayan ve o zaman hiçbir anlam veremedikleri bu harita, gelecekte, yine Atatürk'ün kuracağı Türkiye Cumhuriyeti'nin haritası olacaktı.Haritada bugünkü sınırlarımıza uymayan tek bir fark vardı.Atatürk, bizden ayrılmasına gönlünün bir türlü razı olmadığı Kerkük'ü de Türkiye topraklarına katmıştı.

15 YIL HÜKÜM SÜRECEKSİN...
Atatürk hakkında yapılmış birçok kehanet vardır.Bunların en ilginci onun el falına bakan bedevinin söyledikleridir. Mustafa Kemal arkadaşları ile Bingazi'ye, Trablusgarp savaşına katılmaya gidiyordu.Yolda bir bedevi'ye rastladılar.Bedevi el falına çok iyi baktığını ve genç subaylara da isterlerse bakabileceğini söyledi.

Hepsi ellerini açarak bedevinin söylediklerini dinlemeye başladı.Sıra Mustafa Kemal'e gelince, o önce baktırmak istemedi ama arkadaşlarının ısrarı karşısında, sonunda o da elini bedevi'ye açtı.Bedevi ele bakar bakmaz yerinden sıçradı ve heyecan içinde ; "Sen padişah olacaksın" dedi ve ilave etti "15 yıl hüküm süreceksin." Genç subaylar gülüştüler ve yollarına devam ettiler. Aradan yıllar geçti, Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı oldu.Cumhuriyetin 14.yılında hastalandı. Karaciğeri kötüye gittiğinde çevresindekiler ona "Artık içme Paşam" dediler. Atatürk onlara bir zamanlar yolda rastladıkları falcı bedevi'yi hatırlattı ve gülerek ; "Arap vaktiyle söylemişti, Bizim padişahlık nasıl olsa 15 yıl sürecek...Hesapça bu son senemizdir..." Yıl 1938 'di...


ATATÜRK'ÜN GÖRDÜĞÜ SON RÜYA
26 Eylül 1938 tarihinde Atatürk, rahatsızlığı ile ilgili olarak ilk defa hafif bir koma atlatmıştı.Prof.Dr.Afet İnan,olayı şöyle anlatıyor :
"O geceyi rahatsız geçirdi,ilk hafif komayı o zaman atlatmıştı. Ertesi sabahki açıklamasında" : "Demek ölüm böyle olacak" diyerek "uzun bir rüya gördüğünü" söyledi ve "Salih'e söyle ,ikimizde bir kuyuya düştük,fakat o kurtuldu" dedi.
Atatürk'ün,burada "kuyuya düşme" sembolü ile gördüğü rüya vizyonu,kendisininde söylediği gibi ölümün habercisiydi. Salih Bozok'un kuyudan kurtulması ise bilindiği gibi,Atatürk'ün vefat ettiği gün ,buna çok üzülen Salih Bozok'un da intihar etmesi ve sonunda onun kurtarılmasını simgeliyordu. İşte bu ATATÜRK'ün son rüyası idi... 

SAAT
 
GÜNÜN RESMİ&SÖZÜ
 
ASK GERİ DÖNER AMA ZAMAN ASLA!
 
Sallanan Yazı OKULDAN BIKTINMI?CANIN SIKILMAKTAN PATLIOMU?O ZAMAN ''OKULLAR KAPANSIN''YAZIP 5151'E GÖNDER ''NAH KAPANIR''MELODİSİ CEBİNE GELSİN :)
ASK SÖZÜ
 
BİR GÜN ÇILGINLIK EDİP SENİ SEWDİĞİMİ SÖYLESEM,ALAY EDİP GÜLERMİSİN YOKSA SEN DE SEWERMSİN_? ÖMER'E TEŞEKKÜRLER!!!
Myspace Graphics



Image Hosted by ImageShack.us

EN KOMİK AĞRI DAĞIN ETEĞİNDE

Tarkan Vay Anam Vay

Tarkan Dedikodu

Ceza Holocoust

Göksel Dursun Zaman

Tarkan Hop Hop

Ceza Milliyet Reklamı

Caza Ayben Şaşlın Oğlan


 
Bugün 169 ziyaretçi (194 klik) kişi burdaydı!
type="text/css">
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol